Islâm dünyasinin sekiz büyük hadis bilgininden birisi. Tam adi,
Ebu Isa Muhammed bin Isa bin Sevre bin Musa bir Dahhak el-Tirmizî'dir. Kütüb-i
sitte olarak anilan en güvenilir alti hadis derlemesinden birinin sahibidir.
Dördüncü Müslüman kusak (etbau etbau't-tabiin), içinde yer alir. Hadis ilminde
en yüksek dereceye ulasanlara özgü olan "Hafiz" ünvanina sahip ender
kisilerdendir.
Tirmizî'nin dogum yeri ve yili konusunda farkli rivayetler
vardir. Buna göre Tirmizî ya da Mekke'de 200 (815), 206 (821) veya 209 (824)
yilinda dogdu; Tirmizî'de 270 (883), 275 (888) ya da büyük ihtimalle 279 (892)
yilinda öldü.
Kor olarak dogan ya da sonradan gözlerini yitiren Tirmizî, ilk
ögreniminden sonra çalismalarini hadis ilmi üzerinde yogunlastirdi. Hadis
derlemek amaciyla Horasan, Irak ve Hicaz'da geziler yapti. Basta Buharî, Müslim
ve Ebû Dâvud olmak üzere birçok bilginden hadis aldi. Kendisinden de Heysem bin
Kulab el-Sasî, Mekhul bin el-Fald, Muhammed bin Mahbub el-Mahbubî el-Mervezi
gibi bilginler hadis rivayet ettiler.
Tirmizî Kitabu'l-Ilel, Kitabu's-Semail, Kitabu Esmai's-Sahabe,
Kitabu'l-Esma ve'l-Küna gibi eserler birakmissa da büyük ününü es-Sünen de
denilen el-Camiu's-Sahih adli eseriyle kazandi. Tirmizî, câmi' türündeki bu
eserde yalniz hadisleri derlemekle kalmamis, her hadisten sonra "Ebu isa der ki"
diyerek hadise iliskin düsüncelerini açiklamis, degerlendirmeler yapmistir.
Hadisleri Islam hukukunun konularina uygun bir düzen içinde siniflamasi ve
tekrarlardan sakinmasi, eserine yararlanma kolayligi kazandirir. Hadis
bilginlerine göre es-Sünen'in diger hadis derlemelerine üstünlük saglayan
baslica özellikleri sunlardir: Hadislerin güvenilirlik derecelerini belirtmesi,
tasidigi zaaflara dikkat çekmesi, ravilere iliskin bilgi vermesi, hukukçularin
hadislerden çikardigi sonuçlara deginmesi ve mezheplerin görüslerine yer
vermesi.
Tirmizi eseri hakkinda söyle der: "Ben bu Cami-i Kebir'i yazip
bitirince, onu ilkin Hicaz alimlerine gösterdim. Hepsi de begendiler. Daha sonra
alip Irak alimlerine götürdüm. Onlar da agiz birligiyle eseri övdüler. Nihayet
Horasan diyari alimlerine takdim ettim. Onlar da memnun oldular, bilahare eseri
ilim alemine sundum. Bu eser kimin evinde bulunursa, orada konusan bir Peygamber
vardir" (Abdulaziz bin Sah Veliyyullah Dehlevi, Büstanu'l-Muhaddisin, çev. Ali
Osman Koçkuzu, Ankara 1986, 197).
Endülüs bilginlerinden birisi, Tirmizî'nin eserinin
özelliklerini ve degerini, yazdigi bir siirle söyle anlatir:
"Tirmizî'nin kitabi bir ilim bahçesidir. Çiçekleri adeta
gökteki yildizlarin parlakligini aksettiriyor. O eser sayesinde hadisler vuzuha
kavusur. Güzel lafizlara meydana konulmus, adeta resim gibi yerli yerince tanzim
edilmistir. "
"Hadislerin en yüksek nevi sahihlerdir. Onlar nurlu yildizlar
halinde, her yani aydinlatirlar. Hadislerin sahihini hasenleri takip eder. Sonra
garibler gelir. Hadislerin sahihi sakiminden ayrilmistir. Tirmizî onlari tek,
tek isaretleriyle ilim erbabina açiklamistir. Bu hadisleri, sahih eserler
halinde siraya dizmis, onlari ciddi akil sahipleri de begenip seçmislerdir. Onu
begenenler; fakihlerin ve bilginlerin en önde gelenleri fazilet erbabinin, dogru
yola gidenlerin en üstünleridir."
"Tirmizî'nin kitabi böylece enfes bir eser; ilim erbabinin
takdir ettigi, okuyup konustugu bir çalisma olmustur. Onlar, ruhlarina en yüksek
faydayi bahseden en kiymetli bilgileri, Tirmizî'nin kitabindan iltibas
etmislerdir"
"Ondan, biz de hadisler yazdik; eseri biz de rivayet ettik. Bu
isi, cennet irmaginin suyundan kana kana içmek niyetiyle gerçeklestirdik"
"Düsünce, mana denizine daldi. Oradan en dogru manalara ulasti.
Rahman olan Allah, Ebu Isa et-Tirmizî'yi bu serefli isinden dolayi hayir üstüne
hayir vererek mükâfatlandirsin" (Abdulaziz bin Sah Veliyyullah Dehlevi, a.g.e.,
198.)